21 Nisan 2015 Salı

Bir Filmi Okumak – “Makinist”


“Makinist” (El Maquinista), 2004 yapımı bir İspanyol filmidir. Film insanoğlunun kendi ile hesaplaşmasına dair düşük bütçeli bir psikolojik gerilim filmidir. Başrolünü oynayan Christian Bale, filmdeki rolü ile en iyi kült aktörler arasındaki yerini önemli ölçüde sağlama almıştır.

“Makinist” bir adamın hayatının bir yıllık bir kesitini sunmaktadır. Filmin kahramanı olan Trevor Reznik’in bir kazaya neden olduğu ikinci bir travmadan sonra, kendi içsel hesaplaşmasının şiddetlenmesini anlatır. Geçirdiği bir yıl içinde sadece sosyal ve duygusal dünyası değil, fiziksel görüntüsü ve dünyayı algılayışı da değişen Trevor, bize insanoğlunun büyük acılarından doğan savunmaların, kendine söyleyebileceği yalanların ve gerçeğin ortaya çıkmak için her zaman bir yol aradığı ruhsallığın oyunlarına dair, karanlık bir dünya sunar. Filmin sonuna değin yaratılan tekinsiz hava ve güvensizlik atmosferinin yanında, sürpriz finali ile de karanlık ve kült bir film olarak hafızamızda yer etmesine olanak tanır.

Trevor Reznik (Christian Bale)’in dünyası karanlık bilinç dışının dünyasıdır. Tekinsizlik ve zamansızlık kol gezmektedir ve pek çok izleyiciyi de, kendi bilinç dışları ile temas etmeye davet eden atmosferi dolayısıyla rahatsız etmektedir. Kendi halinde yaşamını sürdürmeye çalışan, gitgide zayıflayan, bir türlü uyuyamayan ya da uyuyup uyumadığını bile hatırlamayan bu adam izleyicisine depresif ve karamsar bir ruh enjekte eder adeta. Oysa Trevor’ın kendine bile anlatamadığı büyük bir sırrı vardır ve bu sır onun sadece ruhuna değil, bedenine de hükmetmektedir.

Film boyunca Trevor’ın dünyasına dahil olan insanlarla karşılaşırız; iş arkadaşları, patronu, sendika temsilcisi, ev sahibesi, sürekli ziyaret ettiği ve adeta sevgilisi gibi algılayabileceğimiz bir fahişe, keyifle sohbet etmekten hoşlandığı tek kişi olan garson ve garson kadının oğlu, son olarak da nereden çıktığını bilemediğimiz karanlık ve korkutucu iş arkadaşı Ivan. Film boyunca izleyicisine yaşatılan “bu adama nasıl bir oyun oynanıyor?” duygusu, filmin sonunda gerçeğin kendini ifşa edebilmek için, bilinç dışının nasıl bir yol izlediğini anlamamıza yardım eder.

Trevor’ın neden olduğu ilk kaza arkadaşının kolunun kopması değildir. Filmde ona eşlik eden garson kadın, oğlu ve tabi ki Ivan, ona kayıp parçayı hatırlaması için birer olanaktır. Hepsi son derece gerçek görünür ama aslında her biri Trevor’ın yaptığı kaza sonucunda kendi bilincinin derinlerine gömdüğü, hatırlamak istemediği ölümle sonuçlanan bir pişmanlığın hatırlatıcılarıdır. Bilinç dışı bize gerçek gibi görünen rüyalar sunar; Trevor’ın bilinç dışı ise gerçek olduğundan emin olduğu, uyanık olduğu zamanlara dair temsiller olarak ortaya çıkar.

Alt benliğinin ya da “gölge”sinin temsili olan Ivan dozu artan bir şekilde onu gerçek olduğundan emin olduğumuz bir dünyada takip eder. Bilinç dışının ilettiği mesajı almamak konusunda ısrar ettiğimiz her defasında olanlar, Trevor’ın başına da gelir; mesaj kendisini zorlayarak, daha şiddetli imgeler halinde ortaya koyar. Gitgide bulanıklaşan dünyada yol bulmak zorlaşır. Trevor da tam böyle bir deneyimden geçer; neyi takip etmelidir, neye inanmalıdır? Ivan ile ilişkisi ona neyi anlatmaya çalışmaktadır? Bu adam neden hep işlerin daha kötüye gittiği zamanlarda ortaya çıkar? Kimsenin var olduğunu onaylamadığı bu adam aslında var mıdır?

Garson Marie ve oğlu ise Trevor için bambaşka bir olanak sunmaktadır. Bu karanlık dünyanın içinde yine de sevgi ve şefkat gösterebileceği, ilgilenip sohbet edebileceği bir ikildirler ama yine de o karanlık ve soluk dünyaya aittirler. Trevor onlara yakın olmak ister ama bunu nasıl yapacağını bilemez. Kendi çocukluk anıları ve kendi deneyimlerinin yeniden ortaya çıkışıdır bu ikili. İkili ona sosyal hayatı anımsatmaktadır ama her defasında bu ikili ile beraber olduğunda duyduğu bir borçluluk ve suçluluk duygusu hissedilir. Özellikle Trevor küçük çocukla kaldığında, çocuğun astım krizi geçirmesi sonucunda ona yardım edemediğinde yaşadığı çaresizlik ile baş edebilmesi, Trevor için çok büyük bir yüktür. Üst benliğin işlevi adeta bu ikili ile vücut bulur.

Sürekli ziyaret ettiği fahişe Stevie ise aslında Trevor’ın gerçeklikle tek bağlantısıdır. Geçmişten getirdiği tek ilişki olan ve gerçek olduğundan emin olduğu bu tek karakter ile Trevor, yaşadığı her şeyin bir oyun olduğuna daha çok inanır. Ancak bu oyunun dışarıdan oynandığı fikrinde yanılır; oyunu kendi kendine oynamaktadır. Stevie onun benlik temsili olarak karşımıza çıkar; bir sohbetlerinde Trevor’a “biraz daha zayıflarsan neredeyse yok olacaksın” derken bir gerçeğe, kendi kendini yok eden, sabote eden bir adamın gerçekliğine vurgu yapar. Bilinçdışının mesajları sertleştikçe Trevor’un benliği ile ve dolayısıyla gerçeklikle tek bağı olan Stevie ile ilişkisi de bozulur ve her şey belirsizleşir.

Filmin sonunda anladığımız üzere, küçük çocuğun ölümüne sebebiyet vermesi ve bu davranışının sorumluluğunu almaktan kaçıp unutmayı seçerek başlayan uykusuz geceleri, unutmaları, dalgınlıkları Trevor’ı bu karanlık dünyanın içinde var olmaya iter. Daha fazla var olamayacağını anlayınca da bilinç dışı duruma el koyar. Küçük çocuk annesi ile yoldan karşıya geçerken ölmüştür; Trevor onları olay yerinden kaçmadan önce görmüştür. Suçluluğunun ağır yükü ona, onlarla bir ilişki başlatma olanağı tanımış, bu hiç bilmediği ikilinin hayatını ancak kendi hayatının hikayelerini koyarak doldurabilmiştir. Ivan ise her an daha şiddetli bir yıkıma neden olacakmış gibi görünüp, öyle hissettirerek Trevor’a gerçek dünyaya uyanması için bir kapı açmaya çalışmıştır. Ivan’ın son eylemi küçük çocuğa zarar vereceği imasını taşır; bu da Trevor’ın kendi davranışını hatırlaması için bilinç dışının en keskin mesajıdır, son bir çığlık gibidir ve işe yarar.  Trevor kendinden bile sakladığı sırrı ile karşılaşır.

Trevor aslında kendine ve bize ne anlatmaya çalışmıştır? Herkesin bir filmle karşılaşması farklı olacağından alacağı mesaj, okuyacağı hikaye de farklı olacaktır. Ancak benim için Makinist, bir travmanın sonunda bölünmüş benlik parçalarının bir araya gelme çabasının hikayesidir. Trevor ise kendi mitinde kendini kurban etmeden önce bilinç dışıyla ve gerçekle uzlaşarak, nihayet kendini gerçekliğe teslim eden, davranışının sorumluluğunu alan ve artık kendini farklı yollarla cezalandırmaktan vaz geçen kahramandır. İnsanoğlunun kendiyle yüzleşmesinin ve karşılaşmasının bir sonucu olduğunu, ancak bu sonucun gerçekten ve kendinden kaçıldığında daha zorlayıcı durumlara neden olabileceğinin hatırlatıcısıdır. Ve “Makinist” belki de sadece bu yüzden bile izleyicisi için zor ve katlanılması zor bir filmdir.


Beyhan ÖZPAR

Psikolojik Danışman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder