“Makinist”
(El Maquinista), 2004 yapımı bir İspanyol filmidir. Film insanoğlunun kendi ile
hesaplaşmasına dair düşük bütçeli bir psikolojik gerilim filmidir.
Başrolünü oynayan Christian Bale, filmdeki rolü ile en iyi kült aktörler
arasındaki yerini önemli ölçüde sağlama almıştır.
“Makinist”
bir adamın hayatının bir yıllık bir kesitini sunmaktadır. Filmin kahramanı olan
Trevor Reznik’in bir kazaya neden olduğu ikinci bir travmadan sonra, kendi
içsel hesaplaşmasının şiddetlenmesini anlatır. Geçirdiği bir yıl içinde sadece
sosyal ve duygusal dünyası değil, fiziksel görüntüsü ve dünyayı algılayışı da
değişen Trevor, bize insanoğlunun büyük acılarından doğan savunmaların, kendine
söyleyebileceği yalanların ve gerçeğin ortaya çıkmak için her zaman bir yol
aradığı ruhsallığın oyunlarına dair, karanlık bir dünya sunar. Filmin sonuna
değin yaratılan tekinsiz hava ve güvensizlik atmosferinin yanında, sürpriz
finali ile de karanlık ve kült bir film olarak hafızamızda yer etmesine olanak
tanır.
Trevor
Reznik (Christian Bale)’in dünyası karanlık bilinç dışının dünyasıdır.
Tekinsizlik ve zamansızlık kol gezmektedir ve pek çok izleyiciyi de, kendi
bilinç dışları ile temas etmeye davet eden atmosferi dolayısıyla rahatsız
etmektedir. Kendi halinde yaşamını sürdürmeye çalışan, gitgide zayıflayan, bir
türlü uyuyamayan ya da uyuyup uyumadığını bile hatırlamayan bu adam
izleyicisine depresif ve karamsar bir ruh enjekte eder adeta. Oysa Trevor’ın
kendine bile anlatamadığı büyük bir sırrı vardır ve bu sır onun sadece ruhuna
değil, bedenine de hükmetmektedir.
Film
boyunca Trevor’ın dünyasına dahil olan insanlarla karşılaşırız; iş arkadaşları,
patronu, sendika temsilcisi, ev sahibesi, sürekli ziyaret ettiği ve adeta
sevgilisi gibi algılayabileceğimiz bir fahişe, keyifle sohbet etmekten
hoşlandığı tek kişi olan garson ve garson kadının oğlu, son olarak da
nereden çıktığını bilemediğimiz karanlık ve korkutucu iş arkadaşı Ivan. Film
boyunca izleyicisine yaşatılan “bu adama nasıl bir oyun oynanıyor?” duygusu,
filmin sonunda gerçeğin kendini ifşa edebilmek için, bilinç dışının nasıl bir
yol izlediğini anlamamıza yardım eder.
Trevor’ın
neden olduğu ilk kaza arkadaşının kolunun kopması değildir. Filmde ona eşlik
eden garson kadın, oğlu ve tabi ki Ivan, ona kayıp parçayı hatırlaması için
birer olanaktır. Hepsi son derece gerçek görünür ama aslında her biri Trevor’ın
yaptığı kaza sonucunda kendi bilincinin derinlerine gömdüğü, hatırlamak
istemediği ölümle sonuçlanan bir pişmanlığın hatırlatıcılarıdır. Bilinç dışı
bize gerçek gibi görünen rüyalar sunar; Trevor’ın bilinç dışı ise gerçek
olduğundan emin olduğu, uyanık olduğu zamanlara dair temsiller olarak ortaya
çıkar.
Alt
benliğinin ya da “gölge”sinin temsili olan Ivan dozu artan bir şekilde onu
gerçek olduğundan emin olduğumuz bir dünyada takip eder. Bilinç dışının
ilettiği mesajı almamak konusunda ısrar ettiğimiz her defasında olanlar,
Trevor’ın başına da gelir; mesaj kendisini zorlayarak, daha şiddetli imgeler
halinde ortaya koyar. Gitgide bulanıklaşan dünyada yol bulmak zorlaşır. Trevor
da tam böyle bir deneyimden geçer; neyi takip etmelidir, neye inanmalıdır? Ivan
ile ilişkisi ona neyi anlatmaya çalışmaktadır? Bu adam neden hep işlerin daha
kötüye gittiği zamanlarda ortaya çıkar? Kimsenin var olduğunu onaylamadığı bu
adam aslında var mıdır?
Garson
Marie ve oğlu ise Trevor için bambaşka bir olanak sunmaktadır. Bu karanlık
dünyanın içinde yine de sevgi ve şefkat gösterebileceği, ilgilenip sohbet
edebileceği bir ikildirler ama yine de o karanlık ve soluk dünyaya aittirler.
Trevor onlara yakın olmak ister ama bunu nasıl yapacağını bilemez. Kendi
çocukluk anıları ve kendi deneyimlerinin yeniden ortaya çıkışıdır bu ikili.
İkili ona sosyal hayatı anımsatmaktadır ama her defasında bu ikili ile beraber
olduğunda duyduğu bir borçluluk ve suçluluk duygusu hissedilir. Özellikle
Trevor küçük çocukla kaldığında, çocuğun astım krizi geçirmesi sonucunda ona
yardım edemediğinde yaşadığı çaresizlik ile baş edebilmesi, Trevor için çok
büyük bir yüktür. Üst benliğin işlevi adeta bu ikili ile vücut bulur.
Sürekli
ziyaret ettiği fahişe Stevie ise aslında Trevor’ın gerçeklikle tek
bağlantısıdır. Geçmişten getirdiği tek ilişki olan ve gerçek olduğundan emin
olduğu bu tek karakter ile Trevor, yaşadığı her şeyin bir oyun olduğuna daha
çok inanır. Ancak bu oyunun dışarıdan oynandığı fikrinde yanılır; oyunu kendi
kendine oynamaktadır. Stevie onun benlik temsili olarak karşımıza çıkar; bir
sohbetlerinde Trevor’a “biraz daha zayıflarsan neredeyse yok olacaksın” derken
bir gerçeğe, kendi kendini yok eden, sabote eden bir adamın gerçekliğine vurgu
yapar. Bilinçdışının mesajları sertleştikçe Trevor’un benliği ile ve
dolayısıyla gerçeklikle tek bağı olan Stevie ile ilişkisi de bozulur ve her şey
belirsizleşir.
Filmin sonunda anladığımız üzere, küçük
çocuğun ölümüne sebebiyet vermesi ve bu davranışının sorumluluğunu almaktan
kaçıp unutmayı seçerek başlayan uykusuz geceleri, unutmaları, dalgınlıkları
Trevor’ı bu karanlık dünyanın içinde var olmaya iter. Daha fazla var
olamayacağını anlayınca da bilinç dışı duruma el koyar. Küçük çocuk annesi ile
yoldan karşıya geçerken ölmüştür; Trevor onları olay yerinden kaçmadan önce
görmüştür. Suçluluğunun ağır yükü ona, onlarla bir ilişki başlatma olanağı
tanımış, bu hiç bilmediği ikilinin hayatını ancak kendi hayatının hikayelerini
koyarak doldurabilmiştir. Ivan ise her an daha şiddetli bir yıkıma neden
olacakmış gibi görünüp, öyle hissettirerek Trevor’a gerçek dünyaya uyanması
için bir kapı açmaya çalışmıştır. Ivan’ın son eylemi küçük çocuğa zarar
vereceği imasını taşır; bu da Trevor’ın kendi davranışını hatırlaması için
bilinç dışının en keskin mesajıdır, son bir çığlık gibidir ve işe yarar. Trevor kendinden bile sakladığı sırrı ile
karşılaşır.
Trevor
aslında kendine ve bize ne anlatmaya çalışmıştır? Herkesin bir filmle karşılaşması
farklı olacağından alacağı mesaj, okuyacağı hikaye de farklı olacaktır. Ancak
benim için Makinist, bir travmanın sonunda bölünmüş benlik parçalarının bir
araya gelme çabasının hikayesidir. Trevor ise kendi mitinde kendini kurban
etmeden önce bilinç dışıyla ve gerçekle uzlaşarak, nihayet kendini gerçekliğe
teslim eden, davranışının sorumluluğunu alan ve artık kendini farklı yollarla
cezalandırmaktan vaz geçen kahramandır. İnsanoğlunun kendiyle yüzleşmesinin ve
karşılaşmasının bir sonucu olduğunu, ancak bu sonucun gerçekten ve kendinden
kaçıldığında daha zorlayıcı durumlara neden olabileceğinin hatırlatıcısıdır. Ve
“Makinist” belki de sadece bu yüzden bile izleyicisi için zor ve katlanılması
zor bir filmdir.
Beyhan ÖZPAR
Psikolojik Danışman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder