Daha önce engellenme
deneyiminin insan hayatında ne kadar önemli olduğunu yazmıştım (bkz. "Engel Tanımayan Çocukluk" başlıklı yazım). Engellenme
deneyiminin önemi sadece sınır oluşturabilme becerisini kazanmakla ilgili
değildir. Engellenme deneyiminin çocuğun yaşına uygun ve katlanabileceği
derecede olmasının vurgusunu yaparken çok önemli bir deneyime kapı açabilmesine
de olanak sağlaması gerektiğini vurgulamak gerekir; başa çıkabilme becerisi. “Başa
çıkma” dediğimiz beceriler topluluğu ise yaşam içinde karşılaştığımız stres
durumlarına içsel bütünlüğümüzü en yüksek seviyede korumaya, kendimizi
sakinleştirmeye ve gündelik hayatımızı optimal düzeyde devam ettirmeye yönelik
davranış, düşünce ya da hissetme örüntüleri olarak tanımlanabilir.
Her çocuk belli başa çıkma
becerileri ile var oluşunu sürdürmeye çalışır. Ancak başa çıkma becerileri
temelde doğamızda çok ilkel şekillerde yer alır. Evrim sürecinin bir parçası
olan bu temel başa çıkma becerileri “kaçma, savaşma ve donma” olarak ifade
edilirler ve çocuklar da bu ilkel başa çıkma becerilerinin temsilcileridirler.
Zamanla yeni beceriler öğrenirler, bu becerileri çeşitlendirir ya da süslerler.
Doğumla getirdikleri bu üç temel becerinin üzerine yaşla birlikte artan
etkileşimlerinin sonucu olarak da yeni başa çıkma biçimleri ortaya koyarlar.
Bazıları kabul edilemez olarak tanımlanır bazıları ebeveynlerde ve diğer
yetişkinlerde “başka bir sorun mu var” ya da “başka bir soruna dönüşmesin”
şeklinde bir içsel huzursuzluğa neden olur. Hepimiz modern bir toplumun modern
ve akılcı bireyleri olarak, çocuklarımızın sosyal hayatta kabul edilebilir başa
çıkma becerileri ile donanmış olmasını dileriz.
Ancak bu becerilerin öğrenilmesini destekleyen bir çevreyi nasıl
oluşturacağımız ya da nasıl öğreteceğimiz konusunda hep kafamız karışıktır ya
da nereden başlayacağımızı bilmeyiz.
Çocuklar başa çıkmayı çeşitli
yollardan öğrenirler. Bunlardan bir tanesi çevresindeki yetişkinleri
izlemektir. Çocuğun hayatındaki rolünüz ne olursa olsun çocuklar hayatın
sıkıntılı anlarıyla nasıl başa çıktığınızı kesinlikle bilir. Gerilir misiniz?
Bağırır mısınız? Üstünüze mi alınırsınız? Küfür ya da hakaret mi edersiniz?
Derin nefes mi alırsınız yoksa nefesinizi mi tutarsınız? Çocuğa sağlıklı başa
çıkma becerileri öğretmenin en kolay yollarından biri bunlardan bir kaçını
kendinizin öğrenmesi ve hatta bunları hayata geçirdiğiniz zamanlarda yüksek
sesle dillendirmenizdir. Örneğin “bu kişi izin almadan önüme geçtiği için
gerçekten çok kızgınım; şimdi derin bir nefes alacağım ve sonra nefesimi sakince
vereceğim” gibi.
Çocuklar aynı zamanda
kullandıkları medya araçlarında tanık oldukları kişiler ve karakterlerin başa
çıkma biçimlerini izleyerek de öğrenirler. Çocuğun sevdiği çizgi film, film,
dizi, oyun ya da kitap karakteri zor durumlarla nasıl başa çıkıyor? Bu
karakterler yanlış başa çıkma tercihleri yapıyorlar ve bunları sergiliyorlarsa,
bu durum çocuğun kendi duygularıyla başa çıkması yönündeki algısını nasıl etkiliyor?
Bu çocuklar ve yetişkinler için harika bir sohbet konusu ve konuşma fırsatıdır.
Basitçe “en sevdiğin karakter hangisi?”, “o karakter üzgün ya da kızgın
olduğunda nasıl tepki veriyor?”, “sen bu konuda ne düşünüyorsun?” ve “bu
yaptıkları karakter için durumu daha mı kolaylaştırıyor yaksa da mı
zorlaştırıyor?” gibi sorular sorabilirsiniz.
Son olarak da, çocuklar başa
çıkmayı denemeler ve yanılmalar yoluyla öğrenirler. Çocuklara, başa çıkmanın öğrenme süreci olduğu ve bazı
durum ve bazı çocuklarda işe yarayan yöntemlerin bazı çocuklar ve durumlar için
uygun olmadığını öğretmek önemlidir. Daha bilimsel düşünme yatkınlığı olan
çocuklar için bu deneyleştirilebilir, duyusal uyaranlara açık olan çocuklar
için maceralaştırılabilir, meraklı olanlar için hazine avına dönüştürülebilir
ve hatta endişeli çocuklar için bir güvenlik planı olabilir. Hepimiz farklı
başa çıkma yöntemlerini “denemeli” ve uygun olup olmadıklarını görmeliyiz.
Herkesin işi gündelik hayatın sıkıntılarıyla başa çıkmak olunca farklı
ihtiyaçları ortaya çıkar. Çocuklar biz yetişkinlerden farklı değildirler. Bazı
çocuklar başa çıkabilmek için daha sessiz ve sakinleştirici etkinliklere
ihtiyaç duyar, bazıları ise zihinlerini ve bedenlerini rahatlatmak için daha
fazla fiziksel etkinliğe ya da duyusal uyaranlara ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç
aynı çocuk için stres kaynağının türü, gücü ve zamanına göre de
farklılaşabilir. Neye ihtiyacı olduğunu bilip çocuğu yönlendirebilmek ise,
çocuk kendi ihtiyaçlarını öğrenip uygun şekilde yönelme becerisini kazanana
dek, çocuğu iyi tanıyan yetişkinin sorumluluğudur.
Aşağıda çocukların
ihtiyaçlarına göre hazırlanmış iki öneri listesi bulunmakta. Bu listeler içindeki
etkinlikler başa çıkmayı kolaylaştıran bir beceri ve baş edebilmenin birinci
adımı olarak çocuğun kendini sakinleştirebilmesi ve ardından başa çıkabilmek
için yöntem geliştirmesi adına önerdiklerim. Listelerde size yeni gelmeyecek
ve daha önce denediğiniz bazı yöntemlere de rastlayabilirsiniz. Bu öneriler
sadece fikir vermesi adına yazıldı ve içlerinden denemekten sizlerin de keyif
alacağınız ya da bunlardan ilham alarak yeni yöntem ve fikirler
geliştirecekleriniz olacaktır. Önemli olan işe yarayan yöntemleri belirlemek,
uygun durum ve zamanlarda ortaya konmasına destek olmak ve hatta kendinizin de
sergilemesi, işe yaramayan yöntemler konusunda da ısrar etmemektir.
Sessiz ve sakinleştirici başa
çıkma yöntemleri daha çok uyaranların ve stres kaynağının gücünü
kırmak için ondan bir süre uzaklaşmayı içeren, bu şekilde hem zihnini hem de
bedenini rahatlatabilen ve bu olduktan sonra sorunlarla ya da stres kaynağı ile
daha iyi başa çıkabilen çocuklar ve/veya buna ihtiyaç duyulan durumlar için
yararlı olabilir. Bu yöntemlere örnekler şunlar olabilir:
- Sakinleştirici
bir banyo yapmak,
- Bir
arkadaşla konuşmak, sohbet etmek,
- Düşünme
egzersizi ya da meditasyon yapmak,
- Sakinleştirici
bir müzik çalmak,
- Yumuşak
bir oyuncağa ya da yastığa sarılmak,
- Bir
şeyler yaratmak, ürün ortaya koymak,
- Bir
yetişkinle birlikte çok sevdiği bir yemeği ya da tatlıyı yapmak,
- Herkesin
iyi ve kötü günlerinin olabileceğini hatırlamak/hatırlatmak,
- Keyif
ya da ilham veren bir kitap okumak,
- Sıcak
bir battaniyeye sarınmak,
- Mutluluk
veren, iyi gelen en az beş şeyi düşünmek,
- Sıcak
bir süt ya da içecek içmek,
- Elleri
ve/veya ayakları ılık sabunlu suya daldırmak, gözleri kapatıp rahatlamaya
çalışmak,
- Resim
yapmak, karalamak, günlük yazmak,
dikiş dikmek, örgü örmek,
- Yastık
ve battaniyelerden bir kale inşa etmek ve içine saklanmak,
- Durumu
ve duyguları çizerek karikatüre dönüştürmek,
- Beş
derin nefes almak ve sayarak geri vermek,
- Gün
içinde iyi giden şeyleri düşünmek,
- Balon
üflemek, sabunlu sudan baloncuk yapıp oynamak,
- Sallanan
sandalyede sallanmak ya da dönen bir sandalyede dönmek,
- Bir
fıkra dinlemek ya da anlatmak,
- Mandala
ya da resim boyamak,
- Evcil
hayvan ile gün hakkında konuşmak,
- Kasları
yavaşça gerip sonra rahatlamak üzere gevşetmek,
- Kar
küreleri ya da kaleydeskopla oynamak,
- İçine
farklı materyaller doldurulmuş kutu ya da kavanozlarda ellerini,
parmaklarını dolaştırmak: Bu malzemeler çocuğun yaşına göre değişebilir;
kum, pirinç, mercimek gibi tekil formlu ve eli/parmakları oyalayacak
malzemeler ya da taşlar, düğmeler, paralar oyuncak parçaları gibi
sınıflama, benzerini bulma, dokusunu tanıma gibi etkinliklerle zihinsel
yoğunluğu ve stresi azaltıp düzenleyen malzemeler de kullanılabilir.
Fiziksel ve duyusal başa çıkma
yöntemleri daha çok uyaranların ve stres kaynağının gücünü
kırmak için enerjisini dışarı atma ihtiyacında olan ve bu şekilde sorunlarla ya
da stres kaynağı ile daha iyi başa çıkabilen çocuklar ve/veya buna ihtiyaç
duyulan durumlar için yararlı olabilir. Bu yöntemlere örnekler şunlar olabilir:
- Beş
dakika tempolu yürüyüş,
- Deve-cüce
gibi oturma-kalkma içeren oyunlar oynamak,
- Kil
ya da oyun hamurlarıyla oynamak,
- Sakız
çiğnemek ya da havuç gibi sert yiyecekler ısırmak/kemirmek,
- Ekşi
ya da baharatlı şekerler yemek,
- Keyif
alınan bir etkinlik yapmak,
- Yüksek
sesle sevilen şarkıları söylemek, müzikleri dinlemek,
- Sıkabildiği
kadar çok sıkarak yumuşak oyuncak ya da yastıklara sarılmak,
- Pizza
ya da ekmek hamuru gibi bir hamur yapmak/yoğurmak,
- Kasları
sıkmak ve sonra gevşetmek,
- Ayaklara
ve ellere masaj yapmak,
- Sayfanın
ne kadarını kaplayacağınızı görene dek karalamak,
- Duyguların
resmini çizmek ya da yazmak,
- Gerek
duyulmayan gazete ya da dergi sayfalarını yırtmak ve onları top haline
getirecek şekilde sıkıştırmak,
- Banttan
top yapmak,
- Sıkıca
bir battaniye ile paketlenmek,
- Yapılan
kağıt ya da bant toplarla bir sepeti pota yapıp basketbol oynamak,
- Bir
yastığa sıkıca gömülmek ve bağırmak, çığlık atmak,
- Elde
oynayarak bir parça buz eritmek,
- Fiziksel
egzersiz yapmak; koşmak, zıplamak, barlara asılmak, yastık üzerinde
dengede durmaya çalışmak gibi,
- Baloncuk
yapmak; bunları patlatma oyunu oynamak veya rüzgarda uçmalarını seyretmek,
- Alüminyum
folyo gibi malzemelerle heykel gibi şeyler oluşturmak,
- Yüz
ifadeleri ve mimik oyunları oynayarak yüz kaslarını gevşetmek.
Bu yöntemler beklenen başa
çıkma yöntemleri olmasa bile öncelikli olarak çocuğun kendini sakinleştirmesine
ve duygulanımını dengelemesine yardımcı olur. Yaşı büyüdükçe çocuklar bilişsel
kapasiteleri ve sosyal etkileşimlerinin verdiği olanaklarla, başa çıkabilecek
daha özelleşmiş ve sofistike becerileri, ancak duygu düzenlemesini
başarabildikleri ölçüde gerçekleştirebilirler. Duygu düzenlemesi ise hem
yaşamsal bir baş etme becerisi hem de diğer başa çıkma becerilerinin kapısını
açan bir anahtardır.
Ancak çocuklar duygu
düzenlemesi yapabilmek ve başa çıkabilmek için duygularını da tanımlayabilmeli
ve tüm olumlu ya da olumsuz duygularına alan açıldığını, her birinin önemli ve
değerli olduğunu görebilmelidir. Bunun için de duygularının dile gelmesine ve
isimlendirilmesine yardımcı olmak gerekir. Bir kere sakinleştikten sonra
çocukla duygusu hakkında konuşabilmek ve bunu bir öğrenme fırsatına dönüştürmek
daha olanaklıdır. Bu aynı zamanda çocuğun kendini ifade etme becerisinin gelişimine
de katkı sağlar, bir kişisel ifade sözlüğü oluşturmasına yardım eder. Kendi
duygularınızı seslendirme ve isimlendirme yoluyla başladığınız zaman, öncelikle
duyguları tanıyıp tanımlayabileceğini ardından da kendi duygulanımı ile ilişki
kurarak kendi duygusunu ifade etmeyi başarabilir.
Beyhan
ÖZPAR
Psikolojik Danışman
**Kaynak:
THOMAS, Bonnie – “Creative Coping Skills For Children - Emotional
Support through Arts
and Crafts Activities” (2009);
Jessica Kingsley Publishers
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder