Okullarda sosyal bilgiler öğretimi istatistiki verilerin
karşılaştırılması ve güncellenmesi dışında genellikle belirlenmiş standart bir
müfredat üzerinden yapılır. Ortaokul ve lise kademelerinde sosyal bilgiler
dersleri farklı dallarda ele alınır. Bu dallardan coğrafya, en az tarih kadar
milli kaygılarla kurgulanmıştır; dünya coğrafyası ile ilgili sınırlı bilgimize
rağmen ülkemizin “milli kaynaklarının” tanıtılması için coğrafya dersi önemli
bir araç olarak karşımıza çıkar. Amaç her ders ve disiplinde olduğu gibi
farkındalık yaratmaktır. Ancak bu farkındalığın özel bir adresi var mıdır? Bu
derslerle neyin farkındalığının kazanılması temel hedeftir?
Hepimiz ve hatta şimdiki ortaokul ve lise öğrencileri, beşeri
coğrafya dersi hakkında pek çok şey öğreniriz. Hatta öğrendiklerimiz o kadar
kıymetlidir ki sınavlarda sorulur; bizler de hatırlamak için ezberler yaparız –
yapardık, yapmaya devam ediyoruz-. Benim en çok hatırladığım beşeri coğrafya
konuları grafik okumalarımızın zorunlu olduğu, ne nerede yetişir, ne nerede
çıkar sorularına cevap verdiklerimiz oldu. Mesela “kömür” bu derslerden birinin
konusuydu ve biz nerede çıktığı, ne kadar üretildiği vs. gibi pek çok şey
öğrendik. Hatta kömürün ne olduğunu da bu dersler kapsamında öğrendik. “Kömür,
yüksek yanma gücüne sahip bir fosil yakıttır.” Burada önemli vurguların bunun
bir yakıt olduğu, Türkiye’de madenlerde çıkarıldığı, önemli bir milli kaynak
olduğu ve tabii ki fazla kullanımında hava kirliliğine neden olduğu üzerine
yapıldığını hatırlıyorum. Bu bağlamda kömürün en büyük zararı sadece “hava
kirliliğine neden olmasıydı”.
Şimdi paylaşacağım bilgiler Vikipedia ve Maden Tetkik ve Arama
Enstitüsü’nün sitelerinden alındı.
“Kömür, katmanlı tortul çökellerin arasında bulunan katı, koyu renkli ve karbon bakımından zengin kayaçtır. Kömür (taşkömürü) torkugillerden oluşur.
Dünyanın çoğu bölgesinde bulunan kömüre, yerin yüzeye yakın bölümlerinde ya da çeşitli derinliklerde rastlanır. Kömür çok miktarda organik kökenli maddenin kısmi ayrışması ve kimyasal dönüşüme uğraması sonucunda oluşan birçok madde içerir. Bu oluşum sürecine kömürleşme denir. (Vikipedia)”
“Tüm Dünyada Günlük Hayatta Kömür Niçin Önemlidir?
Kömür Dünyada en yaşlı bir şekilde bulunan, güvenilir aynı zamanda düşük maliyetlerle elde edilebilen temiz bir fosil yakıtıdır.
Yaygın: Kömür Dünya'da 50 den fazla ülkede üretilmektedir. Kömür rezervleri diğer fosil yakıtlar gibi (petrol ve doğalgaz) Dünya'nın belli bir bölümünde değil fakattüm dünyada yaygın bir şekilde bulunmaktadır.
Emniyetli: Kömür kullanımı, depolaması ve nakliyesi açısından en emniyetli fosil yakıttır.
Güvenilir: Endüstriyel ve diğer alanlarda elektrik enerjisinin rekabetçi fiyatlarla ve güvenilir olarak temini açısından, kömürün Dünyada yaygın bir şekilde bulunuşu ve birçok ülke tarafından üretiliyor oluşu tedarikte güvenirliliği sağlamaktadır.
Temiz: Temiz Kömür Teknolojileri kullanılarak günümüzde kömür tüm dünyada doğayı doğayı kirletmeden kullanılmaktadır.
Ucuz: Elektrik Enerjisi Üretiminde ucuz ve rekabetçi bir yakıt olması nedeniyle Dünya elektrik üretiminin yaklaşık % 40 ' ı kömürden karşılanmaktadır. (MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Dairesi – Ankara)”
Şimdi
başa saralım… Bugün, daha önce birçok defa yaşadığımız kömür madeni
kazalarından birini daha yaşıyoruz. Defalarca, onlarca insanın ölümü ile
sonuçlanan bir maden kazası, bu defa toplu katliam olarak yaşandı ve ülkece
yüzlerce canın yasını tutuyoruz.
Yukarıda
ben önce hatırladıklarımı paylaştım, ardından hala okullarda kömür ile ilgili
öğretilenlerin kaynağından gelen bilgilere değinmeye çalıştım. Yani biz
okullarda hala kömürün YAYGIN, EMNİYETLİ, GÜVENİLİR, TEMİZ ve UCUZ oluşunu
öğretmeye devam ediyoruz. Evet, kömürün kendi doğası hakkında yanlış
bilgilendirilmiyoruz ancak kesinlikle eksik bilgilendiriyoruz, bilgilendiriliyoruz.
İşin gerçek beşeri ve insani kısmına odaklanmak hiç aklımıza gelmiyor. Hala bu
süper yakıtın ki bize emniyetli,
güvenilir ve ucuz olarak öğrettiler ve öğretmeye de devam ediyorlar, insan
hayatına değen kısmı ile ilgili bilgi vermiyoruz. Bu konu hakkında çocukların
ve gençlerin düşünmesinin önüne geçtiğimiz gibi, hala yöneldiğimiz şey beşere
ekonomik olarak katkısı…
Gelin
tartışalım; kömür madde olarak emniyetli olabilir, insan hayatına değdiği yerde
bu emniyet nasıl ortaya çıkıyor? Bu emniyet gerçek ve güvence altına alınmış mı
yoksa sadece yakıtın doğası ile mi sınırlı? Bu yakıta ulaşmak için insan hayatı
ne kadar emniyet altına alınmış? Tedariki kolay olan ve pek çok alanda
kullanılan bu yakıt insan hayatına değer mi? Ucuz olma özelliği neye göre
belirleniyor; diğer yakıtlarla karşılaştırıldığında daha az maliyetle
çıkarılıyor olmasıyla mı? Elde edilme koşulları düşünülünce maliyetinin ve
tüketiciye sunulmasının ucuzluğu, insan hayatı ile kıyaslanabilir mi? Kömür,
çıkarıldığı yerler ve çıkarılma koşulları düşünülünce, madende çalışarak bu
kaynağa ulaşmamızı sağlayan bir madenci için ne kadar güvenilir?
Kuru
bilgi yerine tartışma ve düşünmeye teşvik edelim diye bir daha soralım; kömür
insan hayatına değdiği yerde hem çıkaran hem de tüketen için gerçekten ne kadar
güvenilir, emniyetli ve ucuz? Ve neden okullarda hala biz, bizlere verilmiş
ezber bilgiler yerine insan hayatına değen gerçek konuları tartışmamayı sürdürüyoruz?
İşin
ekonomik boyutu tartışmaya açılabilir. Ülke ekonomisine olan katkısı ve etkisi
gözden geçirilebilir. Gerçekten ekonomik büyümeye mi yoksa işletmecilerin
ceplerinin büyümesine mi hizmet ettiği yeniden değerlendirilebilir. Bu ekonomik
büyümeye katkı üzerinden, ülke halkının ve hatta özellikle bu sektörde çalışan
işçilerin ekonomik olarak nerede oldukları araştırılabilir. Her şeye en baştan,
başkaları tarafından bizim için belirlenmiş çerçevenin dışına çıkıp tekrar
bakılabilir.
Bu noktada
yine değerler eğitimi ve etik tartışırken buluyoruz kendimizi. Okullar eğitim
ve öğretim kurumlarıdırlar. İş, diğer okullardan farklı bir modelle yapıyorum
bunu, çocukları sınava harika hazırlıyorum, çok sosyal çocuklar yetiştiriyorum ve
hepsinin bir sosyal başarısı var ya da hepsi enstrüman çalabiliyor çok
yetenekliler bakın gibi bir yere doğru gidiyorsa o zaman biz okullarda hala
sadece öğretim yapıyoruz diyebiliriz.
Eğitim
yapmaya ne zaman başlarız? Eğitim yapmaya, soru sormaya, sorulan sorular için
cevap aramaları yönünde çocukları cesaretlendirmeye ve buldukları cevapları
büyük ve açık bir yürekle kucaklamaya başladığımız zaman başlarız. Bir ortamı
sadece bilgi ve kavram düzeyinde ne öğrendiklerinden çıkarıp ruha, yüreğe,
insanlığa değen ne edindiklerine baktığımız zaman eğitim yapmaya başlarız.
Eğitimi, “bir yöne doğru eğmek” olarak
algılamaktan çıkıp, bir çocuğun nereye doğru eğilmek istediğine hatta eğilmek
isteyip istemediğine bakarak yapabiliriz. Bu, çocukların içinde varsa “kötü” ve
“yaramaz” şeyler, onları ortadan kaldırıp yerine bizim istediklerimizi
doldurarak değil, onların gerçekliklerini anlayıp, gerçekliği sorgulamalarına
olanak tanıyarak yapabileceğimiz bir şeydir. Bir çocuğa insan olmanın ne kadar
kıymetli bir şey olduğunu yaşatamıyorsak, onları bu kıymetli şeyin yararına
düşünmeye yönlendiremeyiz. Eğitim ancak her şeye doğasının kıymetini anlayıp,
bunu o şeylere de yaşatarak yapılabilir. İnsana insan olduğu, tabiata tabiat
olduğu için değer vermediğimizde bunun önemli ve anlamlı olduğunu çocuklara,
gençlere nasıl anlatabiliriz?
Şimdi
ülkemiz, okullarda öğretilmeyen bir insanlık dersinin sınavına girdi. Kömür
hakkında bildiğimiz her şey maalesef bu sınavı geçmeye yeterli olmayacak gibi.
Gerekli olan bilgiler ise ya özümüzden bir yerlerden fırlayıp çıkacak ya da bir
sonraki sınavda kalmamak için okullarda artık sadece öğretim yapmaktan vazgeçip,
eğitim yapmaya başlayacağız.
Beyhan ÖZPAR
Psikolojik Danışman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder